Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nden (MSK) yapılan yeni bir araştırma, akut miyeloid lösemi tedavisine direnç gösteren kanser hücrelerini analiz etmek için bir yöntem geliştirdi; doğal öldürücü hücre yanıtını orkestra eden bir transkript faktörü tanımladı ve RET-güdümlü kanserlerin tedavisinde vepafestinib’in umut vaat eden bir terapi olduğunu buldu.
En çok akut miyeloid lösemi (AML) hastasının tedaviden sonra kanserın geri dönmesi, özellikle tedaviye dayanabilen küçük miktarda tümör hücrelerine (MRD) bağlıdır. MSK ekibi, bu kalan kanser hücrelerini tek hücre düzeyinde analiz etmek için yeni bir test tasarladı. Test, ilgili MRD klonlarının belirlenmesini ve bu hücrelerin kanser terapisine nasıl direndiğini öğrenmeyi olanaklı hale getirdi.
Doğal öldürücü (NK) hücreler, enfekte hücrelere ve tümörlere saldırı ve öldürme yeteneğine sahip bir tür bağışıklık hücresidir. Araştırmacılar, virüs enfeksiyonları sırasında optimal NK hücre yanıtları için gerekli olan sinyallerin koordinasyonunu araştırdılar. Birçok sinyalin NK hücrelerin düzgün çalışması için gerektiği ve transkript faktörü IRF4’ün bu sinyalleri entegre etmede ve NK hücrelerin yanıtını koordine etmede kritik bir rol oynadığı bulunmuştur. IRF4 eksik olduğunda, NK hücrelerinin işlevi engellenmiştir.
Bir sonraki nesil RET inhibitörü vepafestiib, RET-güdümlü kanserlere karşı umut vaat ediyor. RET reseptör tirozin kinazı, akciğer, tiroid, kolon ve pankreas kanseri gibi çeşitli kanser türlerinde rol oynayan bir proteindir. Vepafestiib’in mevcut ilaçlardan daha üstün RET seçiciliğine, direnç oluşturan yaygın mutasyonlara karşı etkinliğe ve beyni nüfuz etme özelliklerine sahip olduğu bulunmuştur. Bu, vepafestinib’in RET-güdümlü kanser hastalarında kullanım için çekici bir aday olduğunu göstermektedir.